MENÜ

Kitap Önerileri

Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk - Emre KongarDEVRİM TARİHİ VE TOPLUMBİLİM AÇISINDAN ATATÜRK
Reşit Emre Kongar

Tarih-Türk Tarihi-Mustafa Kemal Atatürk
– Atatürk bir diktatör müydü?
– Atatürk Devrimi evrensel midir?
– Atatürkçü ideolojinin özü nedir?
– Laiklik nedir?
– Türk Devrimi bugün hangi aşamadadır?

Profesör Emre Kongar’ın Atatürk’ü ve Türk Devrimi’ni evrensel ölçülere göre değerlendirdirdiği bu yapıtında, Atatürk’ü bir başka görüş açısıyla yeniden tanıyacaksınız.

http://www.remzi.com.tr/kitap/ataturk    28.10.2019, 10:57

Reşit Emre Kongar

13 Ekim 1941’de İstanbul’da doğdu. 1963 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nü, 1966 yılında da Michigan Üniversitesi Sosyal Çalışma Yüksek Okulu’nu, M.S.W. derecesiyle bitirdi. 1968 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde Sosyal Çalışma Yüksek Okulu’nu kurdu ve buraya müdür olarak atandı. 1981 yılı Temmuz ayında “Atatürk ve Devrim Kuramları” adlı takdim teziyle Hacettepe Üniversitesi Senatosu’nca profesörlüğe yükseltildi.

15 Şubat 1983 tarihinde, askeri rejimin üniversite konusundaki uygulamalarını protesto etmek için üniversiteden istifa etti. 1983-1987 tarihleri arasında Hürriyet gazetesinde danışmanlık, 1987-1991 tarihleri arasında da KAMAR Kamuoyu Araştırma şirketinde yöneticilik yaptı. 17 Nisan 1992 tarihinde Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı’na atandı. Kasım 1995’te müsteşarlık görevinden ayrıldı, 1996’da üniversite öğretim üyeliğine geri döndü.

15 Ocak 1996’da Federal Almanya Devleti tarafından Üstün Hizmet Madalyası Büyük Liyakat Haçı’yla, 1 şubat 1996’da İtalya Devleti Commandatore Madalyası’yla, 15 şubat 1996’da da Polonya Devleti Commandor Nişanı’yla ödüllendirildi. 2001 yılında Cumhuriyet gazetesi yayın danışmanlığına atandı. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi’nde saat başı görevli ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde de fahri olarak hocalık yapmakta, ayrıca Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığını sürdürmektedir. Türkiye’nin Toplumsal Yapısı adlı kitabıyla 1977 yılında Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü’nü, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği adlı kitabıyla 1979 yılında Sedat Simavi Vakfı Sosyal Bilim Ödülü’nü, 21. Yüzyılda Türkiye adlı kitabıyla, 1998 Aydın Doğan Sosyal Bilimler Ödülü’nü kazandı. Evli ve üç çocukludur.

http://www.kongar.org


Türklerin Altın Çağı - Prof. Dr. İlber OrtaylıTÜRKLERİN ALTIN ÇAĞI
İlber Ortaylı
Tarih-Dünya Tarihi-Türkler

“Türkiye’nin yüzyıllar önce açılan tarih defteri henüz kapanmamıştır ve sık sık da görüyorsunuz ki bu defter kapanmaz. Onun için tarih bilmek; nereden geldiğinizi, nasıl yurt edindiğinizi öğrenmek zorundasınız. Tarihini bilmeyen, hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olmaz.” İlber Ortaylı
14. ve 17. yüzyılları arasında Hindistan’dan Viyana kapılarına kadar muazzam büyüklükte bir coğrafyaya hükmettiler… Orta Asya, Kafkasya, Ortadoğu ve Avrupa’nın tarihini şekillendirdiler. Uyguladıkları askerî taktiklerle imkânsız görülen pek çok savaştan zaferle çıktılar…
Hangi kıtada olursa olsun adalet esasıyla yönettiler… Sorunlarını çözemeyen Avrupa devletlerine fikirleriyle ilham verdiler… Mimarîden musikiye, edebiyattan tıbba kadar yeryüzünün her coğrafyasında kalıcı bir iz bıraktılar.
Birçok devlet kurdular: Timurlular, Altın Orda, Memluklar, Osmanlılar…
Efsane hükümdarlara sahip oldular: Emir Timur, Fatih Sultan Mehmed, Sultan Baybars, Kanuni Sultan Süleyman, Babür Şah…
İlber Ortaylı, Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın içlerine kadar ilerleyen, dünya tarihinde zirveye taht kuran Türklerin muhteşem yıllarını anlatıyor…
Türklerin Altın Çağı, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okuyucunun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı…
http://kronikkitap.com/kitap/turklerin-altin-cagi/ 18.10.2019, 12:04

İlber Ortaylı

1947 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (1969) ile Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Chicago Üniversitesi′nde master çalışmasını Prof. Halil İnalcık ile yaptı.

“Tanzimat Sonrası Mahalli İdareler” adlı tezi ile doktor, “Osmanlı İmparatorluğu′nda Alman Nüfuzu” adlı çalışmasıyla da doçent oldu. Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strasbourg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, seminerler ve konferanslar verdi.

Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde Osmanlı tarihinin 16. ve 19. yüzyılı ve Rusya tarihiyle ilgili makaleler yayınladı.

1989–2002 yılları arasında Siyasal Bilgiler Fakültesi′nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmış, 2002 yılında Galatasaray Üniversitesine geçmiştir. Uluslararası Osmanlı Etüdleri Komitesi Yönetim Kurulu üyesi ve Avrupa Iranoloji Cemiyeti üyesidir.


KIRMIZI SAÇLI KADIN
Orhan Pamuk
Edebiyat-Türk Edebiyatı-Roman

Roman İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi? Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?

Orhan Pamuk, “Kırmızı Saçlı Kadın”da bizi otuz yıl önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor.

1980’lerin ortasında geleneksel usulle kuyu kazan Mahmut Usta ile çırağı “küçük bey” Cem zor bir arazide su ararlarken, kasabanın hemen dışındaki sarı çadırda esrarengiz bir tiyatrocu kadın her gece eski masal ve hikâyeleri yeniden anlatmaktadır. Roman, bir yandan genç kahramanın aşk, kıskançlık, sorumluluk ve özgürlük duygularıyla derinden tanışmasını hikâye ederken, diğer yandan medeniyetler üzerinden babalar ve oğullar; “otoriterlik” ve birey olma konularını tartışıyor.

Orhan Pamuk

1952’de İstanbul’da doğdu. “Cevdet Bey ve Oğulları” ve “Kara Kitap” romanlarında anlattığına benzer kalabalık bir ailede, Nişantaşı’nda büyüdü. Otobiyografik kitabı İstanbul’da anlattığı gibi çocukluğundan yirmi iki yaşına kadar yoğun bir şekilde resim yaparak ve ileride ressam olacağını düşleyerek yaşadı.

Liseyi İstanbul’daki Robert Kolej’de okudu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde üç yıl mimarlık okuduktan sonra, mimar ve ressam olmayacağına karar verip okulu bıraktı ve İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik okudu.

Pamuk, yirmi üç yaşından sonra romancı olmaya karar vererek başka her şeyi bıraktı ve kendini evine kapatıp yazmaya başladı. İlk romanı “Cevdet Bey ve Oğulları” 1982’de yayımlandı ve Orhan Kemal ve Milliyet Roman Ödülleri’ni aldı. Pamuk ertesi yıl “Sessiz Ev” adlı romanını yayımladı ve bu kitabın Fransızca çevirisiyle 1991’de Prix de la Découverte Européene’i kazandı. Venedikli bir köle ile bir Osmanlı âlimi arasındaki gerilimi ve dostluğu anlatan romanı “Beyaz Kale” (1985), pek çok dile çevrilerek Pamuk’a uluslararası ününü sağlayan ilk romanı oldu. Aynı yıl karısıyla Amerika’ya gitti ve 1985-88 arasında New York’ta Columbia Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulundu.

İstanbul’un sokaklarını, geçmişini, kimyasını ve dokusunu, kayıp karısını arayan bir avukat aracılığıyla anlatan “Kara Kitap”ı 1990’da Türkiye’de yayımladı. Fransızca çevirisiyle Prix France Culture Ödülü’nü kazanan bu roman, geçmişten ve bugünden aynı heyecanla söz edebilen bir yazar olarak Pamuk’un ününü hem Türkiye’de hem de yurtdışında genişletti. 1991’de, Pamuk’un Rüya adını verdiği bir kızı oldu. 1994’te, esrarengiz bir kitaptan etkilenen üniversiteli bir genci hikâye ettiği “Yeni Hayat” adlı şiirsel romanı yayımlandı. Osmanlı ve İran nakkaşlarını, Batı dışındaki dünyanın görme ve resmetme biçimlerini bir aşk ve aile romanının entrikasıyla hikâye ettiği “Benim Adım Kırmızı” adlı romanı 1998’de yayımlandı. Bu kitapla Fransa’da Prix du Meilleur Livre étranger, İtalya’da Grinzane Cavour (2002) ve İrlanda’da International Impac-Dublin (2003) ödüllerini kazandı. 1990’ların ortasından itibaren Pamuk, insan hakları ve düşünce özgürlüğü konularında yazdığı makalelerle Türkiye devletine karşı eleştirel bir tavır takındı.

Yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli gazete ve dergilere yazdığı edebi, kültürel makalelerden oluşturduğu geniş bir seçmeyi 1999 yılında “Öteki Renkler” adıyla yayımladı. “İlk ve son siyasi romanım” dediği “Kar” adlı kitabını 2002’de yayımladı. Kars şehrinde, siyasal İslamcılar, askerler, laikler, Kürt ve Türk milliyetçileri arasındaki şiddeti ve gerilimi hikâye eden bu kitap, New York Times Book Review tarafından 2004 yılının en iyi 10 kitabından biri seçildi.

Pamuk’un 2003 yılında yayımladığı “İstanbul”, yazarın hem yirmi iki yaşına kadar olan hatıralarını aktardığı bir hatıra kitabı, hem de kendi kişisel albümüyle, Batılı ressamların ve yerli fotoğrafçıların eserleriyle zenginleştirilmiş, İstanbul üzerine bir denemedir. Kitapları 59 dile çevrilmiş olan, bütün dünyada on milyondan fazla satmış olan Pamuk, pek çok üniversiteden şeref doktorası aldı. Alman Kitapçılar Birliği tarafından 1950 yılından beri verilmekte olan, Almanya’nın kültür alanındaki en seçkin ödülü olarak kabul edilen Barış Ödülü, 2005’te Orhan Pamuk’a verildi. Ayrıca “Kar” Fransa’da her yıl en iyi yabancı romana verilen Le Prix Médicis étranger ödülünü aldı. Aynı yıl “Prospect” dergisi tarafından dünyanın 100 entelektüeli arasında gösterildi ve 2006 yılında Time dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçildi. American Academy of Arts and Letters’ın ve Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nin şeref üyesi olan Pamuk, senede bir dönem Columbia Üniversitesi’nde ders veriyor.

Orhan Pamuk 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alarak bu ödülü kazanan ilk Türk oldu. Pamuk 2008’de aşk, evlilik, dostluk, mutluluk gibi konuları bireysel ve toplumsal boyutlarıyla işlediği Masumiyet Müzesi adlı romanını; 2010 yılında ise çocukluğundan başlayarak hayatını ve edebiyatla ilişkisini eksen alan yazı ve röportajlarından oluşan “Manzaradan Parçalar”ı yayımladı. Pamuk, 2009’da Harvard Üniversitesi’nde verdiği Norton derslerini 2011 yılında “Saf ve Düşünceli Romancı” adıyla kitaplaştırdı. Son olarak 2012’de İstanbul’da Masumiyet Müzesi’ni açtı ve müzenin kataloğu “Şeylerin Masumiyeti”ni yayımladı. 2014 yılı Aralık ayında “Kafamda Bir Tuhaflık” adlı kitabı yayımlandı.

www.orhanpamuk.net


FİLLER SULTANI İLE KIRMIZI SAKALLI TOPAL KARINCA
Yaşar Kemal
Edebiyat-Türk Edebiyatı-Roman

Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca’da bir halk masalından yola çıkılarak güç ve haklılık arasındaki ilişki ele alınır. Filler Sultanı gücüne güvenerek karıncalara savaş açar. Haklı ya da haksız olmak onun için önemli değildir. Gücünü kendinden milyonlarca kez küçük karıncalar üzerinde denemektir niyeti. Ancak karıncalar birleşir ve haksızlığa boyun eğmeden filler sultanlığını devirirler.
“Eğer insan soyunun bu en zaliminin simgesini, benzerini hayvanlar arasında arayacak olsaydım, belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum. Yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim…”
“Korkusuz bir toplum eleştiricisidir Yaşar Kemal. Ve eşsiz bir şair. Onu okuyan herkes büyüleyici, güçlü anlatım yeteneğine hayran kalır.” Dagens Nyheter, (İsveç)
“Yaşar Kemal’in özgün, becerikli ya da bilge bir anlatıcıdan çok daha başka bir şey olduğunu kabul etmek gerekir bir kez daha. Kişileriyle anlattıkları arasında hiç mesafe olmaması, belki de yazarlığının sözlü halk edebiyatıyla ilişkili olarak doğmasından kaynaklanır.” Journal de Centre, (Fransa)
https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/filler-sultani-ile-kirmizi-sakalli-topal-karinca.aspx 21.10.2019, 15:34

Yaşar Kemal

Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926’da doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.

Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu; 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladı. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti, 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımladı.

1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.

Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrilmiştir. Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurtdışında beşi Türkiye’de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi aldı.

28 Şubat 2015 tarihinde vefat etti.

https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/yazarlar/yasar-kemal-2 21.10.2019, 15:34


AYAKTAKIMI ARASINDA
Maksim Gorki
Edebiyat-Rus Edebiyatı-Oyun

Rusya’da on dokuzuncu yüzyıl sonlarında patlak veren ekonomik kriz binlerce işçi ve köylüyü yaşamlarını sürdürecek imkânlardan yoksun bırakmıştı. Gorki’nin krizin vahim sonuçlarının hâlâ hissedildiği bir dönemde yazdığı Ayaktakımı Arasında, hem sosyal hem de manevi açıdan dibe vurmuş insanları konu edindiği yenilikçi oyunlarından biridir. Yazar, Çehov piyeslerindeki “çalkantısız” günlük yaşamın “rafine” havasını bu oyuna aktarırken, farklı dünya görüşlerinin çatışmasını gözlemlediği gerçeklere dayandırır.
Bir zamanlar amaçları olan bu insanları dibe doğru iten dünyanın gaddarlığı ve adaletsizliğidir. Ayaktakımını bizzat yaratan toplum, bununla yetinmemiş; insanlıktan çıkardığı bu “hayaletleri” daha da dibe itmek, hatta yok etmek için elinden geleni ardına koymamıştır. İnsanlar arasındaki kardeşlik, bireyin değeri ve en “hakir” insanda dahi içkin güzellikler unutulup gitmiştir.

Maksim Gorki

Asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov olan yazar, Nijni Novgorod’da doğdu. Edebiyatta sosyalist gerçekçi yaklaşımın öncüsü kabul edilir. Küçüklüğü Astrahan’da geçti. Beş yaşındayken babası ölüp, annesi yeniden evlenince Nijni Novgorod’a dönerek, orada anneanne ve dedesi tarafından büyütüldü. Dedesinin zoruyla sekiz yaşında çalışmaya başladı ve ayakkabı tamirciliğinden bulaşıkçılığa pek çok işte çalıştı.

İlk romanı Foma Gordeyev 1899’da, Rus devrimci hareketine adadığı Ana adlı romanı ise 1906’da yayımlandı. 1906’da Rusya’dan ayrılarak, yedi yıl boyunca siyasi sürgün yaşamı sürdü.

1921-28 yılları arasında İtalya’da yaşayan Gorki, 1929’da kesin olarak SSCB’ye döndü ve ölümüne dek orada yaşadı. Yazarın diğer önemli yapıtları, 1913-23 yılları arasında ayımladığı Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerim’den oluşan üçlemesiyle, Küçük Burjuvalar (1901), Tolstoy’dan Anılar (1967) ve Artamonovlar’dır (1925).

https://www.iskultur.com.tr/ayaktakimi-arasinda.aspx 16.10.2019, 13:00


KÜÇÜK AĞAÇ’IN EĞİTİMİ
Forrest Carter
Edebiyat-Amerikan Edebiyatı-Roman

Sevgiyi, duyarlılığı, dürüstlüğü, samimiyeti
Kızılderili mantığıyla işleyen muhteşem bir kitap… Egemenlik ve güç tutkusu peşinde koşan Beyaz Adam’ın acımasızca yok ettiği Çerokilere ithaf edilen bu kitap, insanı umursayan, acılarını paylaşan, yaşamın bütünselliğini savunan bir kültürün mesajı… Evrensel dostluk ve barışın hikâyesi… İnsani duyarlılığın görkemli direnişi… Yüzeysel ve mekanik ilişkilerin hâkim olduğu günümüzde, yitirilen değerlere saygı duruşunda bulunma denemesi… Heidi, Küçük Prens, Şeker Portakalı ve Martı’daki samimiyeti, dürüstlüğü özleyenler; coşmak, sevmek, özgür olmak, hüzünlenmek, doya doya ağlamak isteyenler için… En çok da kitle iletişim araçlarının kölesi olanlar, yaratıcılığı körelten eğitimi sorgulamak isteyenler için…
https://saykitap.com/kucuk-agac-in-egitimi 16.10.2019, 12.45.

Forrest Carter

Forrest Carter, 4 Eylül 1925 yılında Alabama ABD’de doğmuştur. Küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, büyükannesi ve büyükbabasının yanında büyümüştür.

Düzensiz bir hayatı olduğundan belirli bir okul eğitimi alamamış olan Forrest Carter, on yaşında da büyükanne ve büyükbabasını kaybeder. Yetişkinlik dönemlerinde kovboy, sığıtmaç, çiftçi ve mevsimlik işçi olarak çalışmıştır.

45 yaşında, çocukluk hayali olan yazarlığa adım atmıştır. Çıkan ilk kitabı maliyetini kendisinin üstlendiği “Josey Wales’in Kader Dönemeci”ydi. kitabı daha sonra Delacorte / Eleanor Friede tarafından “Gone to Texsas (Teksas’a Gitti)” adı ile yayımlandı.

Forrest Carter’ın menajeri Rhoda Weyr’in de katkısı ile iyi satış sayılarına ulaştı. Teksas’a Gitti (Josey Wales’in Kader Dönemeci) kitabının 1976 yılında Batı Barut Kokuyor adıyla filmi çekildi.

Aynı zamanda Forrest Carter’ın 1860-1890 Kızılderili soykırımının anlatıldığı Dağlardan Sorun Beni, kitabı bir başkaldırı romanı olarak algılanmıştır. Fakat 1976 yılında Küçük Ağaç’ın Eğitimi adlı kitabı çok rağbet görür. Neredeyse bütün dünya dillerine çevrilmiştir.

https://kidega.com/yazar/forrest-carter-117244 22.10.2019, 10:32


CESUR YENİ DÜNYA
Aldous Huxley
Edebiyat-İngiliz Edebiyatı Roman

“Cesur Yeni Dünya” bizi “Ford’dan sonra 632 yılına” götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, “annelik’ ve ‘babalık’ pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”
“Cesur Yeni Dünya”nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda ‘birey yok edilse de süren macerasının’ sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp ‘iyi edebiyat’ kategorisine yükseltiyor.
http://www.ithaki.com.tr/urun/cesur-yeni-dunya/ 16.10.2019, 13:45

Aldous Huxley

Aldous Huxley 1894 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. 16 yaşında bir rahatsızlık yüzünden bir yıl kadar kör kaldı. Bu dönem onun iç dünyasını keşfetmeye yardımcı oldu. 20’li yaşlarında şiir ve öykü yazmaya başladı.

Huxley çağdaş toplumun kusurlarını zeki ve acımasızca yargıladığı eseri Point Counter Point eseri ile dâhiyane zekasını ortaya koymuştur.

Aldous Huxley’in en bilinen eseri Cesur Yeni Dünya öncesinde toplumun kontrolden çıkmasına düşünsel tepkiler vermiştir.

Yazar Darwin savunucusu Thomas Henry Huxley’in torunudur. Babası, Leonard Huxley Cornhill dergisinin sahibiydi. Ailesinin bilim ve edebiyat ile iç içe olması Aldous Huxley’in dünya görüşünü etkilemiştir.

Annesinin ölümü, yaşadığı hastalıktan dolayı körlük ve kardeşinin intiharı hisli bir genç olmasına neden oldu.

Fransız simgecilerin etkisinde kalarak yazdığı şiirlerden oluşan 4 kitabını yayınladı. Evlendikten sonra kendisinin tanınmasını sağlayan Krom karısı isimli eserini yayınladı.

1925 yılında yayınladığı Şu Kısır Yapraklar romanı ise İngiliz romanına felsefesinin dönüşü olarak nitelendirildi.

1956 yılında yayınladığı Cennet ve Cehennem kitabı Beat Kuşağının felsefesine en yakın eserlerden oldu. He Doors topluluğu bu kitaptan esinlendi.

1962 yılında yayınladığı son romanı Ada oldu. Bu yıl Los Angeles’teki evi yandı ve kendini kendi sözleri ile “mülksüz ve geçmişi olmayan” bir adam olarak dile getirdi. Aldous Huxley 22 Kasım 1963 yılında Hollywood’da yaşamını yitirdi.

https://kidega.com/yazar/aldous-huxley-093705 22.10.2019, 10:35


NEDEN YAZIYORUM
George Orwell
Edebiyat-İngiliz Edebiyatı Deneme

Edebiyat anlayışı hiçbir zaman politik düşüncelerinden ve gözlemlerinden ayrı düşünülemeyecek bir yazar olan George Orwell, Neden Yazıyorum’da bir araya getirilen denemelerinde, hemen her yazarın hayatının bir noktasında kendisine sorduğu ya da başkalarının ona yönelttiği, beylik “Neden Yazıyorum?” sorusuna politik ve insani gözlemlerle yoğurduğu cevaplar veriyor. Politikacıların ipliğini pazara çıkarırken, İngiliz karakterini bir kadavra gibi parçalarına ayırırken, savaşa dair dile getirilmeyenleri dile getirirken iğneyi başkaları kadar kendine de batırmaktan sakınmıyor.
“Tüm yazarlar kibirli, bencil ve tembeldir ve yazma dürtülerinin altında bir gizem yatar. Kitap yazmak, acıdan kıvrandıran bir hastalığın uzun süren nöbetleri gibi insanı yiyip bitiren korkunç bir mücadeledir. İnsan, karşı koyamayacağı ve anlayamayacağı bir iblis tarafından itilmese kesinlikle böyle bir işe kalkışmazdı. Biliyoruz ki bu iblis herkeste vardır ve bir bebeğin ilgi çekmek için ciyak ciyak ağlamasına yol açan içgüdünün aynısıdır. Fakat yine de sürekli kendi kişiliğini gizleme mücadelesi vermediği sürece insanın okunabilir hiçbir şey yazamayacağı da bir o kadar doğru.”

George Orwell

İngiliz edebiyatının önemli yazarlarından olan George Orwell 25 Haziran 1903 yılında Hindistan’da dünyaya gelmiştir. Asıl adı Eric Arthur Blair olan yazar bu adını çok kullanmamıştır. Döneminde sadece soyluların gidebildiği Eton Koleji’nde okumuştur. Bu okulu bitirdikten sonra üniversiteye gitmeyip Birmanya’da İmparatorluk Polis Okulu’nda görev yapmıştır. Buradaki haksızlıklara ve işkencelere dayanamayan yazar tekrar Avrupa’ya dönmüş ve çeşitli mesleklerde çalışmıştır.

George Orwell bir müddet maddi olarak sıkıntı çektikten sonra çok sevdiği yazar olan Jack London’ın izinden giderek yazar olmaya karar vermiştir. İspanya iç savaşında bir keskin nişancı tarafından gırtlağından vurularak ölümden dönmüştür. 21 Ocak 1958 tarihinde Londra’da veremden tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir.

George Orwell roman, deneme ve fabl gibi çeşitli türlerde eserler vermiştir. Sade bir üslupla derin gözlem yeteneğini konuşturmuştur. 1934 yılında yayımladığı ‘Burma Günleri’ adlı romanı polis teşkilatında yer aldığı zamanlardaki gözlemlerini anlattığı otobiyografik eseridir.

1938 yılında Katalonya’ya Selam adlı eserini yayımlamıştır. Kitapta İspanya iç savaşında gördüğü olaylardan esinlenmiş ve tecrübelerini, gözlemlerini yansıtmıştır.

1945 yılında yayımladığı ‘Hayvan Çiftliği’ adlı eserinde Rus devrimiyle birlikte Stalin’in davaya olan sadakatsizliğini siyasal fabl çerçevesinde ele alan George Orwell bu romanı sayesinde büyük bir üne kavuşturmuştur. Böylece dünyaca tanınan bir yazar haline gelmiştir.

1949 yılında yazdığı ‘1984’ adlı romanında da baskıcı liderlerin kurduğu totaliter düzeni konu edinerek insanların hırslarına olan eleştirisini ele almıştır. Bu eseri edebiyat tarihinin en çok okunan kitapları arasına girmeyi başarmıştır.

George Orwell kitap yazarken kendi kurallarını oluşturmuştur. Daha önce kullanılan mecazları kullanmamaya özen göstermiştir. Kısa cümleler dururken uzun cümlelerin gereksiz olduğunu belirtmiştir. Gereksiz kelimelere yer vermemiştir.

Aktif bir anlatım tarzını benimsemiştir. Yabancı kelimeler ve bilimsel semboller yerine basit kelimeleri kullanmayı tercih etmiştir. Her yazarın kendine ait kurallarının olması gerektiğini savunmuştur. Bunu da kendini takip eden insanlara öğütlemiştir.

https://kidega.com/yazar/george-orwell-002253 22.10.2019, 10:45


GAZAP ÜZÜMLERİ
John Steinbeck
Edebiyat-İngiliz Edebiyatı-Roman

John Steinbeck’in tartışmasız en büyük eseri olan ve ona Pulitzer ödülünü kazandıran Gazap Üzümleri, 1939’da ilk kez yayınlandığında şok etkisi yaratmış ve büyük tartışmalara yol açmıştı. Tüm dünyayı etkileyen “Büyük Buhran” döneminde, tarımın kapitalistleşmesi ve krizler yüzünden yoksullaşan ve mülksüzleşen yığınların ayakta kalma mücadelesinin anlatıldığı bu destansı romanda Steinbeck, açlık, sefalet ve zorbalık yüzünden evlerini terk edip yollara düşmek zorunda kalan binlerce işçi ailesinden birine odaklanıyor.
Boşa çıkan umutların, hüzne dönüşen sevinçlerin arasında insanlığın direncini ve onurunu çarpıcı bir dille anlatan, kapitalizmi iliklerine kadar eleştiren Gazap Üzümleri, 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biridir.
https://www.selyayincilik.com/kitap/gazap-uzumleri-1132 16.10.2019, 15:00

John Steinbeck

Alman asıllı olan John Steinbeck 27 Şubat 1902 yılında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde doğmuştur. Yoksul bir aileden gelen yazar ırgat bir ailenin çocuğudur. Kendi yaşıtları gibi o da küçük yaşlarda çiftçilik yapmıştır.

1920 ila 1926 yılları arasında aralıklarla Stanford Üniversitesine devam etmiştir. Ancak duvarcılık, boyacılık, kapıcılık ve eczacılık gibi işlerde çalıştığı halde okulunu bitirememiştir. Yaşamı boyunca pek çok meslek değiştire yazar en son yazarlıkta karar kılmıştır. 1968 yılında New York’da yaşamını yitirmiştir.

Eserlerinde toplumu değişik yönleriyle ele alan John Steinbeck yaşamın dertli taraflarını ve insanların yoksulluklarını işlemiştir. Doğduğu ve büyüdüğü California bölgesindeki insanları, yaşayış tarzlarını, tarım işçilerinin yaşam koşullarını anlatmıştır.

1929 ekonomik buhranının verdiği sıkıntıları, insanlara olan etkisini eserlerinde görürüz. Amerikan değer yargılarının bütününü onaylayan John Steinbeck özellikle Vietnam Savaşını onaylamasından ötürü çeşitli kitlelerin eleştirisine maruz kalmıştır.

Toplum yaşamını derinden kavrayışı, eserlerinde ironik ve alaycı yaklaşımı ve imge gücü onun natüralist bir gerçeklikle yazdığının resmidir.

Yayımladığı Fareler ve İnsanlar adlı romanından sonra büyük ün kazanmıştır. Kendisine Pulitzer Ödülünü getiren eseri Gazap Üzümleri ayrıca sinemaya aktarılmıştır.

https://kidega.com/yazar/john-steinbeck-131263 22.10.2019, 10:39