05 Aralık 2016 Pazartesi Paylaşımı “Hikayelerin Çocuk Beyni Üzerindeki Etkileri”
Hikayelerin Çocuk Beyni Üzerindeki Etkileri
“Çocuklar hikâye dinlediklerinde, duydukları hikâyeleri zihinlerinin ‘gözlerinde’ canlandırıyorlar.”
Bundan yaklaşık bir yıl önce, Amerikan Pediatri Akademisi, çocuk bakımının, doğumdan itibaren çocukları okuryazarlıkla tanıştırmayı da kapsaması gerektiğine dair bir açıklamada bulundu.
Bu şu anlama geliyor: Çocuk doktorları, en küçük çocuklara bile kitap okumanın ne kadar önemli olduğu konusunda ailelere danışmanlık vermeli ve onları bu konuda teşvik etmeli. Dr. Pamela C. High ile birlikte kaleme aldığımız bu açıklama, kitaplarla ve sesli okumayla büyümek ile ileriki yıllardaki dil gelişimi ve okul başarısı arasındaki bağlantı üzerine yapılan kapsamlı araştırmaları da kapsıyor.
Ancak küçük bir çocuğa kitap okumanın sonuçlarının iyi olacağını bilsek de, bu mekanizmanın ne olabileceğine dair sadece sınırlı bir bilgimiz var. İki yeni araştırma, küçük bir çocuğu kucağınıza oturtup resimli bir kitabın kapağını açtığınızda gerçekleşen beklenmedik karmaşık etkileşimleri irdeliyor.
Bu ay içinde Pediatristler Dergisi‘nde yayınlanan bir araştırmada, 3 ila 5 yaş arasındaki çocukların yaşlarına uygun hikâyeler dinledikleri andaki beyin aktiviteleri manyetik rezonans (MR) görüntüleme kullanılarak incelendi. Araştırmacılar, çocuklara evde ne kadar çok kitap okunduğuna göre değişen beyin aktivasyonları arasındaki farklılıkları ortaya çıkardılar.
Evinde daha çok kitabı olan ve kendilerine daha fazla kitap okuyan ebeveynleri olan çocuklar, sol beyin yarım kürelerinin olduğu bölgede (paryetal-zamansal-oksipital korteks birleşimi) belirgin bir şekilde çok daha fazla aktivasyon gösterdi. “Beynin bu bölgesi, sesi ve sonra da görsel uyarımı bütünleştiren çoklu duyusal bütünleşme ile ilgili çok önemli bir bölge” diyor yazarlardan Dr. John S. Hutton.
Beynin bu bölgesi, büyük çocuklar kendi kendilerine kitap okuduklarında çok aktif olmasıyla biliniyor, ancak Dr. Hutton küçük çocuklara kitap okunduğunda da aynı bölgenin harekete geçtiğini ekliyor. Esas ilginç olanı, daha fazla kitaba ve evde okumaya maruz bırakılan çocuklarda, beynin görsel ilişkilendirme işlemi yapan bölgelerinde belirgin bir şekilde daha fazla aktivite görülmesi. Üstelik çocuk, beyin tarama cihazının içinde sadece bir hikâye dinlerken ve herhangi bir resim göremezken bile.
“Çocuklar hikâye dinlediklerinde, duydukları hikâyeleri zihinlerinin ‘gözlerinde’ canlandırıyorlar” diyor Dr. Hutton. “Örneğin ‘Kurbağa ağaç kütüğünün üzerinden atladı.’ Daha önce bir kurbağa gördüm, daha önce bir ağaç kütüğü gördüm, o halde bu neye benzer?”
“Beyin aktivasyonunun farklı seviyeleri, bu görsel imajları geliştirme konusunda daha fazla pratiği olan çocukların (resimli kitaplara bakarak ve hikâye dinleyerek) ileriki zamanlarda da kelimelerden görseller ve hikâyeler yaratmalarına yardımcı olacak becerileri geliştirmelerini sağlayabileceğini gösteriyor” diyor Dr. Hutton.
“Bu, çocukların nesnelerin neye benzediğini anlamalarını sağlıyor. Ayrıca resimleri olmayan kitaplara geçişlerine de yardımcı oluyor” diye devam ediyor Dr. Hutton. “Bu aynı zamanda ileride daha iyi okuyucular olmalarını sağlayacak. Çünkü onlar beyinlerinin, hikâyede olan biteni görmelerini sağlayan bölümünü zaten geliştirmiş olacaklar.”
Dr. Hutton kitabın, çizgi filmlerin ve diğer ekranla bağlantılı şeylerin başaramayacağı bir şekilde yaratıcılığı teşvik ettiğini de ileri sürüyor.
“Çocuklara bir hikâyenin videosunu gösterdiğimizde bu süreci biraz devre dışı mı bırakmış oluyoruz acaba?” diye soruyor Dr. Hutton. “Yapılan işi çocukların elinden mi alıyoruz? Hikâyeyi hayal etmeleri gerekmiyor. Bu, önlerine hazır bir şekilde geliyor.”
Küçük çocukların konuşma dilini duymasının önemli olduğunu ve bunu ekranlardan değil insanlardan duymaları gerektiğini de biliyoruz artık. Ama ne yazık ki çocukların konuşmaya ve karşılıklı diyaloğa ne kadar maruz kaldıklarıyla ilgili ortada ciddi farklılıklar var. Bu araştırmalar arasında en bilenenine göre yoksul çocuklar 3 yaşına kadar milyonlarca daha az kelime duyuyor.
Ancak küçük çocuklara kitap okumak ya da onlarla birlikte kitap okumak, duydukları kelimelerin sayısını onlarla konuşmaktan daha fazla artırabiliyor. Ağustos ayında Psychological Science dergisinde, resimli kitapların içerdiği dile yönelik bir çalışma yayınlandı. Araştırmada, öğretmenler tarafından tavsiye edilen, Amazon’da en çok satan ve ebeveynlerin uyku saatinde en fazla okudukları kitaplara yer verildi.
Kitaplardaki dil ile ebeveynlerin çocuklarıyla konuşurken kullandıkları dil karşılaştırıldığında, araştırmacılar resimli kitapların daha fazla “özgün kelime türleri” içerdiğini buldu.
“Kitaplar, çocuklara yönelik konuşmalara oranla daha fazla farklı kelime içeriyor” diyor Kaliforniya Üniversitesi psikologlarından Jessica Montag. “Yani bu araştırma şunu iddia ediyor: Ebeveynleri (ya da bakıcı, akraba vb.) tarafından kendisine daha fazla kitap okunan çocuklar, kendisine kitap okunmayan çocukların muhtemelen hiç duymadıkları kelimeleri duyuyorlar.”
Bu yüzden küçük çocuklarla resimli kitaplar okumak demek, onların daha fazla kelime duyması demek. Aynı zamanda beyinleri bu kelimelerle ilişkili görselleri yaratma pratiği yapıyor demek.
‘‘Kariyerimin büyük bir kısmını, bebekleriyle, küçük çocuklarıyla ve anaokulu öğrencisi olan çocuklarıyla kitap okumaktan keyif almaları konusunda çocuk doktorları aracılığıyla ebeveynleri teşvik etmekle uğraşarak geçirdim. Çocuk doktorlarının ebeveynleri bu konuda çok etkilediğini ve ebeveynler ne kadar fazla kitap okursa çocukların kelime hazinelerini de o kadar geliştiğine tanık oldum.’’
“Sanırım çocuklara erken yaşlardan itibaren kitap okumanın, çocuklarla birlikte yapılabilecek hoş bir şey olmaktan daha öte bir şey olduğunu öğrendik” diyor Dr. Hutton.
Ve çocuğuna uyku saatinde hikâye okuyan her ebeveynin bildiği gibi, bu aynı zamanda çocuklarınızla yüz yüze, ten tene yaşadığınız güvenlik ve rahatlık hissi ile dolu bir ritüele dönüşen harika bir zaman dilimidir. Küçük çocukları aynı hikâyeyi tekrar tekrar istemeye iten şey de budur. Ve bu aynı zamanda, çocukları artık birer yetişkin olmuş ebeveynlerin yıllar önce çocuklarına uykudan önce okuduğu kitaplardan birine rastladıklarında gözlerinin dolmasına sebep olan şeydir.
Kaynak: The New York Times / Well Blog