MENÜ

15 Haziran Pazartesi Paylaşımı “Salgın Döneminde Yeniden Keşfettiğimiz El İşi ve Sayısız Faydası”

Salgın Döneminde Yeniden Keşfettiğimiz El İşi ve Sayısız Faydası

Julie Hatch Fairley’nin annesi 1998 yılında hayatını kaybettiğinde Teksas’ta yaşayan Fairley oldukça zor zamanlar geçirdi. “Kendimi boşlukta hissediyordum çünkü ruhumdaki üzüntüyü dindirebilecek hiçbir şey yoktu.” diye anlatıyor. Yas danışmanı ona, neşelenmesini sağlayacak bir şeyle her gün bir saat vakit geçirmesini tavsiye etti. Bunun üzerine Fairley, bir yumak ip aldı ve “kederini örmeye” başladı. “Mutlu olmaya başladım ve kendimle olmayı, korkmamayı öğrendim.” diyor.

Eski bir yayıncı olan Fairley, Nisan 2019’da pembe-beyaz renkli vintage arabasını “JuJuKnits” adlı seyyar bir yün ve iplik dükkânına dönüştürdü. Ekim ayında ise perakende satış mağazasını kurdu. Pandemi sebebiyle satışlarını sanal ortamda sürdürüyor ve örgü başlangıç malzemelerine olan talebin büyük bir artış gösterdiğini söylüyor. “İpliğin iyileştirici gücüne inanıyorum.” diyor.

Akıl sağlığı uzmanlarına göre modası geçmiş bir el işine yönelmek ve ortaya yeni bir şey çıkarmak koronavirüs salgın sürecini atlatmanın pozitif yollarından biri. Klinik psikolog Mark Runco, “Örgü örmeyi veya yeni bir şeyi deneyebilirsiniz, insanlar ilgilerini çekecek bir şey bulmalılar. Bu, yaratıcılık için çok iyi bir yöntem.” diye belirtiyor.

El işi yapmak nasıl yardım ediyor?

Bir sağlık kurulu başkanı olan Craig Sawchuk, Fairley’nin el işinin iyileştirici özelliklere sahip olduğu inancını destekleyen bilimsel veriler olduğu söylüyor.

British Journal of Occupational Therapy tarafından 2013 yılında yayınlanan bir araştırma, örgü örmenin sağlığa olumlu katkıları olduğunu buldu. Dünya çapında bu hobiyle uğraşan 3545 kişiden elde edilen veriler, örgü örme sıklığı ile huzur ve mutluluk duyguları arasında önemli bir ilişki olduğunu gösteriyor. 2010 yılında American Journal of Public Health‘te yayımlanan bir inceleme -öncelikle yetişkinlerde olmak üzere- tığ işi ve diğer el işleri gibi sanat temelli uğraşlar ile iyileşme arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda sanatın iyileşmeyi destekleme potansiyeline sahip olduğunu da gözler önüne seriyor. Sawchuk, beynin hayatta kalma mekanizmalarına sahip çok uyumlu bir organ, olduğunu belirtiyor. “Tehditlere dikkat etmek için programlanmış ve korku tepkisi, olumsuz haberler gibi tetikleyiciler yüzünden harekete geçebiliyor.”  Öte yandan “El işi yapmak bizi sakinleştirebilir çünkü dikkatimizi bu tür tetikleyicilerden uzaklaştırıyor.” diyor Sawchuk. “Ayrıca insanlara verimli olduklarını hissettiriyor ve günün monotonluğunu kırmanın mükemmel bir yolu.” diye ekliyor.

Şimdilerdeyse belirli el işlerinin sağlığa nasıl katkıda bulunabileceği araştırılıyor. 2018 yılında Oxford Üniversitesinden iki psikolog, özellikle ip temelli faaliyetlere odaklanarak el işi ve neşe arasındaki bağlantıyı incelemek için bir proje başlattı.

Projede yardımcı araştırmacı olan Emma Palmer-Cooper, çoğu insanın stresli zamanlarda el işine yöneldiğini gösteren bulguları henüz yayınlamadı ancak bunun doğru olduğunu kabul ediyor. “Bulgularımız, bir el işiyle ne kadar aktif ve sık şekilde uğraşıyorsanız faydalarının da o kadar artığını gösteriyor.” diyor ve meslektaşı Anne Ferrey ile birlikte iş saatleri sırasında ve ücretsiz izin döneminde el işi yapmanın olumlu etkilerini araştırmaya yoğunlaştıklarını belirtiyor.

Salgın ve el işleri 

Yün ve tuhafiye dükkânları, pandemi başladığından beri en büyük ilgiyi gören yerlerin başında geliyor. New York’taki bir kanser merkezinde müdür yardımcısı olan Emily Brown, el zanaatlarına yatkın biri olmamasına rağmen salgın başladığında el işine yöneldiğini ifade ediyor. “Zihnimi arındıracak bir şeye ihtiyacım vardı, örgü örmek rahatlamamı sağladı çünkü tekrarlayan bir faaliyet ve oldukça yatıştırıcı bir etkisi var.” diyor ve başka bir zamanda olsa el işine yönelmenin kırk yıl düşünse aklına gelmeyeceğini de itiraf ediyor.

El işinin faydaları her yaştan insanı kapsıyor. Bir iyileştirme merkezinde faaliyet müdürü olan Barrington Scott, salgın süresinde en çok resim yapanların yaşça en büyük sakinler olduğunu ve ortaya çıkan işlerin bazılarının lobide sergilendiğini iletiyor. “Sakinlerimizden biri şapka süslemeye başladı ve bu keyfini epey yerine getirdi.” diyor faaliyet yardımcısı Betty Sartor.

Rebecca Reinbold, 6 yaşındaki oğlu Hunter’ın örgü örmek için bir saatten fazla uslu uslu oturduğunu görünce yaşadığı şaşkınlığı dile getiriyor. “Öğrencisi olduğu Montessori okulu parmak örgüsünü teşvik etmişti. “İplikleri ve örgü şişlerini gördüğünde çok heyecanlandı.” diyor ve bu etkinliğin okulda olamadığı zamanlarda bile okulla bağ kurduğunu hissetmesini sağladığını ekliyor. 

Yazar Ingrid Fetell Lee, el işinin dış dünya ile bağlantımızı korumamıza yardımcı olacağı fikrine katılıyor. “Dış dünyadayken aldığımız duyusal girdilerin çoğunu kaybettik, örgü örmek veya resim yapmak gibi dokunulabilir faaliyetlerle uğraştığınızda veya resim yaptığınızda yün renkleri ve dokuları gibi şeyler size neşe veriyor ve bunları duyusal uyaranların bir kısmının yerine koyabiliyorsunuz.” diyor.

El işi yapmayı denemek ve faydalarını görmek için yaratıcı olmanıza gerek yok. Bir klinik yöneticisi olarak görev yapan Jill Weinstein, sanatsal faaliyetlere pek de meraklı olmayan hastaların el işi sayesinde bir çeşit mindfulness (bilinçli farkındalık) kazandığını görünce şaşırdığını belirtiyor. “Bu sayede, işler kontrolden çıkmış gibi hissettirse de çocuklar kendilerini kontrol sahibi hissedebiliyorlar.” diyor ve birçok oğlanın kravat boyamaya yöneldiğini ekliyor. “Sözel ifadelerde güçlük çeken çocukların kendilerini resimlerinde ifade edebilmelerini görmek de inanılmaz.

Nasıl başlanır?

Bu kadar çok olasılık varken nereden başlayacağınızı kestirememeniz normal. Kalp doktoru Patrick Fratellone, her türden kişiliğe hitap edecek farklı el uğraşları tavsiye ediyor. El becerinizi geliştirmek için bir uğraş arıyorsanız Doktor Fratellon iğne ve iplikle başlamanızı öneriyor. “Düzenli ve sabırlı bir insansanız kuş evleri gibi çevreye faydalı yapılar inşa edebilirsiniz.” diye belirtiyor. “Aynı zamanda arı yetiştirdiğim ve elimde fazlasıyla balmumu olduğu için ben mum yapmayı tercih ediyorum.” diyerek önemli olanın elinizi meşgul tutmak olduğuna dikkat çekiyor. 

Kumaş boyama, kuş evi inşa etme ve mücevher yapma gibi konularda ücretsiz çevrim içi dersler mevcut. Önemli olan, elle tutulur ancak aynı zamanda kalbinizi ısıtan ve size neşe veren bir şey yaratabilmeniz. Daha önce hiç el işi yapmadıysanız işte uzmanların sizler için önerdikleri:

İplik işleriyle başlayın. Bu güzel bir başlangıç noktası çünkü çoğumuz örgü ören veya tığla işleme yapan sevdiklerimize dair değerli anılara sahibiz.

Pratik, pratik, pratik. El işinizle sık sık meşgul olmaya veya bir rutin oluşturmaya çalışın. Her gün belli bir zaman dilimini -5-10 dakika kadar kısa da olabilir- buna ayırın. Sawchuk, el işinin harika bir rahatlama yöntemi olduğuna işaret ederek uyumadan önceki bir saatinizi bu şekilde geçirebileceğinizi söylüyor.

El işinizi sadece bir oyalanma yolu olarak görmeyin. Elle tutulur bir şey yaratmak başarı duygusunu da beraberinde getirir. “Ellerinizle çalışmak ve sıfırdan bir şey yaratmak öz saygınızı geliştirir.” diyor Fratellone.

El işinizi paylaşın. Arkadaşlarınız ve çevreniz için bir şeyler üretmek yalnızlık duygusunu azaltabilir.

Sabırlı olun. “Fazla stres altındaysanız zaten eksidesiniz demektir, bu sebeple de el işinin psikolojik faydalarını görmeniz zaman alabilir.” diyor Sawchuk, “Ne kadar çok el işi yaparsanız beyninizin belirli bölgeleri de o kadar çok çalışır.”

Mükemmellik beklemeyin. Fratellone, “İnsanları mükemmeliyetçilikten uzak tutmaya çalışıyorum çünkü bu başlı başına bir bağımlılık.” diyor.

Çevrim içi bir gruba üye olun. El işinin avantajlarından yararlanmanın yanı sıra, bir topluluğun üyesi olmanın avantajlarının da faydalanacaksınız. Yakın zamanda yayınlanan bir çalışma, depresif veya endişeli hisseden bireylerin, el işlerini öğrenmek ve paylaşmak için daha fazla sosyal fırsatları olduğu takdirde, el sanatları da dâhil olmak üzere sanatsal arayışlarda bulunma olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldu.

Kaynak: www.washingtonpost.com