21 Kasım 2016 Pazartesi Paylaşımı “Hata Olsun Ama Yanlış Olmasın!”
Hata Olsun Ama Yanlış Olmasın!
İş dünyasındaki bir anlayışa göre iş yapan hata da yapacaktır. Hatta daha da ileri götürelim. Bir kişi eğer hiç hata yapmıyorsa iş yaptığından bile şüphe edilebilir. İş yapılan yerde ufak tefek, bazen de büyük hatalar yapılabilir. Önemli olan hata yaptığınızı bilmeniz, bunu sahiplenmeniz, hatanızın sahipsiz bir top gibi oradan oraya atılmasına izin vermemeniz.
Hatalarına sahip çıkanlar, az hata yapma yolunda ilerleyen cesur yolculardır. Bu kişiler, iş hayatında adım adım başkalarının hatalarını düzeltmek için yükseleceklerdir. Önemli olan hem kendi, hem de başkalarının yaptığı hataları, hata olarak görebilmek, onları analiz edebilmek ve onlardan ders alabilmek. Hataların hiç beklenmeyen fırsatlara dönüşmesi de işin cabası. Thomas Edison’a, 999 denemeden sonra yaptığı bininci deneyde ampulü bulmasıyla ilgili olarak şöyle bir soru yöneltmişler: “999 kez hata yapmanıza rağmen, 1000. deneyi yapacak gücü nereden buldunuz?” Edison şu yanıtı vermiş: “Ampulün icadı bin aşamalı bir süreçti. Hata gibi görünen ilk 999 aşama, 1000. ve son aşamaya götüren öğretilerle doluydu. Eğer bu hatalar yapılmasaydı ampulü, kim bilir kim, ne zaman bulacaktı?..”
Bir başka hikâyede 3M şirketinin hataları sayesinde önemli ürünleri bugünlere getirdiği anlatılır. Ofislerde üzerine küçük notlar yazmak için kullandığımız Post-it’ler, bir hata sonucu bulunmuştur. 1900’lerin başında 3M şirketinin yöneticileri, araştırma geliştirme (Ar-Ge) bölümüne dünyanın en güçlü yapışkanını geliştirme talimatı verirler. Yapılan uzun çalışmalardan sonra Ar-Ge bir yapışkan geliştirir. Ancak buldukları bırakın dünyanın en güçlü yapıştırıcı olmasını, belki de en zayıfıdır. Öyle ki, küçük bir bebek bile yapıştırılan nesneyi iki parmağıyla hafifçe çektiğinde nesne kolaylıkla gelmektedir. 3M şirketi, şayet Ar-Ge ekibini hatasından dolayı cezalandırsaydı ve buluşlarını çöpe atsaydı bugün 3M firmasını dünyaya tanıtan ve dünyanın en büyük şirketlerinden birisi yapan “Post-it” olmayacaktı.
Başka bir büyük hata sonucunda ise 20. yüzyılın en büyük keşiflerinden birisi olan ışığın hızının sabit olduğu bulundu. Deneyi yapan iki Amerikalı fizikçi, ışığın boşlukta yayılamayacağını ispat etmeye çalışırken deney sonuçlarına göre teorilerindeki hatayı kabul ederek bu büyük doğruya ulaştılar. Hatta bununla Nobel Ödülü bile aldılar. Plüton gezegeninin keşfi de yine bir hata sonucu olmuştur. Ayrıca uzay çalışmaları sonucu yapılan bazı hatalarla büyük buluşlar ortaya çıkıyor.
Bugün dünya şirketleri, hata yapanları cezalandırmıyor. Tam tersine, hata yapmayanları bünyelerinde barındırmıyor. Hata yapmamanın iki nedeni olabilir: Birincisi, iş yapmayanlar hiç hata yapmaz. İkincisi, risk almaktan çekinenler hata yapmaz. Hata yapma pahasına risk alma kültürü, bugünün iş dünyasında hızla yaygınlaşıyor. Hatalar böyle… Kabul edildikleri takdirde sürprizlerle ve deneyimlerle dolular. Peki ya yanlış yapmak? O başka. Hata masumdur. İyi ve faydalı olsun diye çalışılırken yapılır. Hata da kasıt yoktur. Yanlışta ise kasıt vardır. Bile bile ve art niyetle yapılır; içinde hile, düzenbazlık vardır. İşte bu, hatayla yanlışı ayıran en önemli özelliktir. Hata iyi huyludur, yanlış ise kötü.
Hatalar affedilir, yanlışlar ise cezalandırılır. İşte bu yüzden, iş hayatındaki hatalara tolerans gösterilirken yanlışlara tepki, çok sert olmaktadır. İş hayatında işte yapılan yanlışların yanı sıra insana, çalışana yapılan yanlışlar en tehlikeli olanlardır. Bunlar hiç unutulmaz ve bu yanlışları yapanlara hiç unutamayacakları şekilde geri dönerler. Siz siz olun, hata yapmaktan korkmayın. Ama yanlış yapmaktan uzak durun. Zira yanlışın zararı, hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük olabilir.
Pembe CANDANER
Kaynak: www.istehayat.com.tr