MENÜ

28 Aralık Pazartesi Paylaşımı “Umut”

Umut

İnsan, güzeldir; güzeli ister. Kötüye isyanı, iyiye olan umudu da bundandır.

Max Scheler, insan için “Çıplak gerçeklik karşısında ebedî isyankârdır.” der. Belki de bu, sanattan dine kadar, insan tininin, tüm tarihsel süreçlerde değişmez tavrıdır. Tarihi olduran, onu var kılan da bu insanî tavırdır. Sartre’ın “Özgürlüğe mahkûmdur.” diye işaret ettiği insanın bitimsiz varlığı, tam da olması gerektiği gibi kendini zorunlu olarak hep yeni bir istemenin, boşluğun içinde bulur. Kedi kediliğiyle muhkem bir ayet gibi apaçık kendiyle tam dolu iken insanın uluorta diyemediği, yerine tarihler inşa ettiği, kendi sinesinde gizlediği boşluğun neyle nasıl doldurulacağı ise her insan açısından bir meçhuldür. İnsan ya anlam üreten, umut eden, Tanpınar’ın şiir için kullandığı bir benzetmeyle kendi “iç kale”lerini kuran bir varolan olmayı yeğler ya da sıklıkla görüldüğü üzere, kendi çölüne maruz kalır. Belki de aynı imkân dairesinde, benzer malzemelerden “Huzursuzluğun Kitabı”nı çıkaran Fernando Pessoa’yı ya da “Çürümenin Kitabı”nı yazan Emil Cioran’i, bir dönem huzursuzluğun ve çürümenin başat mekânı olmuş Nazi kamplarında “İnsanın Anlam Arayışı”nı yazan Viktor Frankl’dan ayrı kılan da umuda olan farklı inançlarıdır.

Umut, insanın tüm çıkış öykülerinin hem ilkesi hem de ülkesi olarak herhangi bir dünya durumunun önünde bulunan insanın, anlam bakiyesidir. Umut, bir çarpan olarak bireysel ve tarihsel fenomenlerin tamlık bulduğu, bir düş ülkesidir. İnsan varolanının, sonsuz biçimleri arasında geleceğe yönelmiş bir atılım, şimdinin özdeşliğindense başka dünyaların iyiliğine meftun olmuş insan, vicdanın kendi iç sezisiyle kendini, kendi gerçekliğinden kovması ve bu gaye altında eylem birliğini yeniden kurmasıdır. Aynı umut ki düşten bir “sur”muş gibi insanın çaresiz bakışlarının karşısında kurulmuş kutsal bir “iç kale”dir.

Umut yaşamla ölüm arasındaki o koca boşluğu dolduracak büyüklükte bir etki yaratır. İnsanı ölüm döşeğinden kurtarabilmesinin yanında, insanın halen yaşadığı bu hayata anlam katabilmesine belirgin etkisi olduğu da açıktır. Kimi zaman hayatta kalması için ona güç veren “umut”, kimi zamansa içinde mutluluk ve barış uyandıracak davranışlarda bulunmasını sağlayacak. Bazen umut edip, beklentiye kapılıp kaygılanacak hatta belki de üzülecek olan insan, bazense bunu bir tutkuya dönüştürüp hayatını bambaşka bir şekilde değiştirecek. Borgna’nın ifadesiyle: “Yaşıyorum, öyleyse umut ediyorum”.

Umut etmeyle başlar her şey ve yeni başlangıçlar insana umut aşılar. 2021 yılı için yeni umutlarınızın olması dileğiyle…

Kaynak: Düşünüyorum Dergisi